CHP ANKARA İL BAŞKANI AKILLI: ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TÜRKİYE'NİN EN BORÇLU BELEDİYELERİNDEN BİRİ

CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, Kanal Ankara’ya konuk oldu. Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir yıllık faaliyet raporunu ve Mansur Yavaş’ın bir yılını değerlendiren Akıllı, 37. CHP Kurultayına da değindi.

Rümeysa Teksan’ın sorularını yanıtlayan Akıllı, ‘Partizanca kadrolaşma’ iddiaları için “buna ancak gülünür” ifadelerini kullanırken, pandemi döneminde kapatılan veresiye borçlarıyla ilgili detayları da paylaştı. 

Akıllı’nın açıklamaları şöyle: 

Bu hafta oylanacak olan, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir yıllık faaliyet raporunu ve Mansur Yavaş’ın bir yılını değerlendirmenizi rica edebilir miyim?

Faaliyet raporu henüz Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde sunulmadı. Dolayısıyla sayın Mansur Yavaş sunmadan, benim faaliyet raporuyla ilgili ‘şunlar’ ‘şunlar’ demem doğru olmaz. Son bir yılda neler yaşandığıyla ilgili genel bir değerlendirme yapabiliriz, elbette. 

"BU KENTİ GRİ ŞEHİR OLMAKTAN KURTARACAĞIZ"

Giriş cümlenizde kullandığınız bir sözcük, aslında çarpıcı. ‘Gri kent’ diye başladınız. Ankara bir Orta Anadolu şehri ama bu bir şehrin ‘gri kent’ olmasını gerektirmez. Ne kadar bozkır olursa olsun, bir kentin yeşil olması ya da değişik renklerde olması mümkün. Çok açık ki 25 yıllık Ak Parti iktidarlarıyla yönetilen Ankara Büyükşehir Belediyesi, bu kenti gri bir şehir haline getirdi. Artık  bunun kavramsallaştığı anlaşılıyor ama inşallah önümüzdeki yıllarda sayın Mansur Yavaş’ın görev dönemi bitmeden önce başlatacağı adımlarla, biz bu kenti gri şehir olmaktan kurtaracağız, hep birlikte, Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri ile… 

AKILLI: BELEDİYELERİN BÜTÇELERİ KESİLDİ

Son bir yılın bize gösterdiği en  temel şey; belediyelerimizin halka hizmet bakımından ne kadar arzulu ve istekli olurlarsa olsunlar, hizmet yarışında kendilerine destek olması gereken iktidar gücünün bunun tam tersi ,ne yazık ki engelleyici unsur olarak görmekti. Ak Parti belediyeleri döneminde başlayan metro inşaatları, sadece Ankara için değil İstanbul için de böyle Konya için de böyle, belediye bütçeleriyle yapılamaz hale gelince bu iş Ulaştırma Bakanlığına devredildi. İnşaatları Ulaştırma Bakanlığı tamamladı. Tabii iktidar bunu belediyeye bedavaya yapmadı. Metro için kullandığı harcamayı, belediyelerin İller Bankası’ndan aldığı bütçeden kesiyor. 

"BELEDİYELER ÜZERİNDE CİDDİ BİR VESAYET SÖZ KONUSU"

Bu kesintiler daha önce, İller Bankası’ndan alınan payın belli bir oranıyken, iktidar bu pandemi döneminde belediye bütçesinin yıllık geliri üzerinden kesmeye başladı. Bu da çok ciddi bir artışa tekabül ediyordu. Dolayısıyla, belediyelerin kaynaklarını önemli ölçüde azalttı. Bunun dışında şöyle bir problem var; aslında Türkiye’nin yeni olmayan bir sorunu, bir şehrin imarının o şehrin yerel yönetimleri eliyle yürütülmesi beklenir. Ancak bugün, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hatta TOKİ’nin bile, devletin değişik kurumlarının imar uygulaması yapma hakkı var. Dolayısıyla, kentlerde iktidarı kaybeden iktidar, bu sefer bu şehirlerdeki belediyelere ait yetkileri de kendi denetimindeki kamu kuruluşlarıyla yürütmek istiyor. Zaten belediyeler üzerinde çok ciddi bir vesayet söz konusu ki, bu imar uygulamaları bunlardan bir tanesi. 

ASPESTLİ SU BORULARININ DEĞİŞİMİ MESELESİ... 

Yerel yönetimlerde son bir yılın en temel özelliği; halka hizmet etmek isteyen onlara hizmet götürmek isteyen Cumhuriyet Halk Partili belediyeler var, diğer tarafta ise bu belediyelerin halka hizmet götürmesini istemeyen ve buna engel olmaya çalışan, halkı cezalandıran bir iktidarla karşı karşıyayız. 

Öyle çarpıcı uygulamalarla karşılaştık ki, Ankara’dan bir örnek, aspestli su borularının değişimine ilişkin bir taleple geldi Büyükşehir  Belediye Başkanı meclise, AK Parti ve MHP’nin çoğunlukta olduğu  Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi bu boruların değiştirilmesi için istenilen borçlanma yetkisini vermedi. 

Tam da bu noktada, borçlanma meselesi… Büyükşehir’in kredi kullanmayla ilgili bir sıkıntısı var. Büyükşehir’ kredi kullandırılmıyor. Hatta mahkemelik de oldular. Sizce Büyükşehir kredi kullanmadan yönetilemeyecek halde mi?

Aynen öyle. Ankara Büyükşehir Belediyesi Türkiye’nin en borçlu belediyelerinden bir tanesi. Rakamlarla yanıltmak ve dikkati dağıtmak istemem ama bilinmelidir ki, Ankara Büyükşehir Belediyesi, 25 yıllık Ak Parti döneminde bu ülkenin en borçlu belediyesi haline geldi. Bir de pandemi döneminde yardım kampanyalarını engelledi hükûmet. Dolayısıyla, sosyal belediyecilik anlayışı gereği halka yapması gereken yardımlar vardı; gıda yardımı vardı, nakit destekler vardı, maske dağıtımı vardı. Belediyenin bunları yerinme getirmesi gerekiyordu ve bunların tamamını öz kaynaklarından yapmasının imkanı yoktu. Bu nedenle bir bağış kampanyası başlatmak istedi ama bütün kamuoyunun izlediği gibi hem bu bağış kampanyasına hukuksuz bir biçimde engel olundu hem de o ana kadar toplanmış olan paralara da el konuldu. Dolayısıyla belediyeler bu sosyal yardımları kendi bütçelerinden yapmak zorunda kaldılar.

AKILLI: BORÇLANMALAR ZORUNLU

Elbette aracılık ettikleri yardımlar vardı. Doğrudan kendi bütçelerinden yapmadıkları; örneğin veresiye defterleri kapama, askıda ekmek, askıda yiyecek, iftar yemeği… Bunlar bağış yapmak isteyenle, bağış bekleyeni buluşturan uygulamalardı. Biz de örgüt olarak çok ciddi destek verdik. Bu yollarla da çok büyük yardılar yapıldı ama belediye bütçesinden de çok ciddi yardımlar yapıldı. Bu Büyükşehir’i iyice zor durumda bıraktı. Bu nedenle bu borçlanmalar zorunlu. 

Geçen ay Büyükşehir’in borçlanma talebi reddedildi, birkaç gün önce Mamak Belediyesi bütçesinin belli bir oranında borçlanmayı geçirdi. Bugün AK Parti’de olan hem büyükşehir hem de ilçe belediyelerine hepsinin meclislerinden borçlanma yetkisini aldığını göreceksiniz.

"ANKARA'NIN 'PARSEL PARSEL' NASIL SATILDIĞINI BİZ DEĞİL ONLAR SÖYLÜYOR"

Ankara Büyükşehir Belediyesinin geçmişine bakın, önceki belediye başkanlarının üstelik zamanla sınırlı olmaksızın, kanunun izin verdiği ölçüde kredi kullanma yetkisi aldığını göreceksiniz. Bu yeni değil, yıllardır böyle. Özellikle Ak Parti iktidarlarının yol açtığı bir durum. Her belediyenin, sadece Cumhuriyet Halk Partili değil, Ak Parti tarafından yönetilen belediyelerin de borçlanmaya ihtiyacı var. Çünkü gelirleri giderlerini karşılayacak durumda değil. Bir de siz bunların üzerine, 25 yıldır bu belediyede 100 liralık işi 1000 liraya yapmışsanız, 100 liralık asfaltı 500 liraya almışsanız o bütçe ile idare etmeniz elbette mümkün değil. Borçlanarak yaptınız bunu. O aradaki farkların da nasıl siyasetin finansmanında rant olarak dağıtıldığını, Ankara’nın nasıl ‘parsel parsel’ satıldığını biz değil onlar söylüyor. 

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde muhalefet edenlerin şöyle iddiaları var; Mansur Bey’in kasada para olduğunu ve borçlanmaya gerek olmadığını söylediğini ifade ediyorlar. Bir de pandemi döneminde Büyükşehir’in kredi kullanmasına izin verildiğini söylüyorlar. Siz buna ne dersiniz?

İki iddia da doğru değil. Elbette Büyükşehir Belediyesi ister ki, borçlanma yapmadan kendi faaliyetlerini sürdürsün. Hangi yönetici ister gereksiz yere borçlanma yapsın, ona faiz ödesin. Borçlanma dediğiniz şey belediyeye ilave bir yük getiriyor çünkü, aldığınız krediye ne kadar uygun alırsanız alın bir faiz ödüyorsunuz. Hiçbir belediye başkanı, ihtiyacı olmadan borçlanma yapmak istemez. Eğer aldığını böyle sağa sola, geçmişte olduğu gibi ‘parsel parsel’ dağıtmıyorsa. Borçlanma ihtiyacı olup olmadığını bilmek, ancak zaman içerisinde önünüzdeki bütçeyi ve yatırım ihtiyaçlarını gördüğünüz zaman karar verebileceğiniz bir şeydir. 

Pandemi döneminde kredi kullanılmasına onay verildiği iddiası da doğru değil. Çok açık, meclis tutanakları orada. Hatta canlı da yayınlandı. Herkesin gözünün önünde cereyan etmiş bir olay için bunu nasıl söylediklerini anlamakta zorluk çekiyorum. 

PARTİZANCA KADROLAŞMA İDDİALARI: "AYIPTIR, AYIP"

Partizanca kadrolaşmadan bahsediliyor, bunlar iddia ediliyor. Siz CHP Ankara İl Başkanı olarak siz ne dersiniz? Böyle bir kadrolaşma var mı?

Buna ancak gülünür. Refah Partisi Ankara Büyükşehir Belediyesini kazandığında ve sayın Gökçek Belediye Başkanı olduğunda neler yaşandığı bizim hafızalarımızda henüz taze. Binlerce insanın nasıl işten atıldığını, işten atamadıklarına nasıl mobbing ve baskı uygulandığını, memurları çöplüklere sürdürdüklerini, bırakın onu pencerelerden insan attılar bunlar göreve geldiklerinde.  Biz bunları unutmadık. O yüzden kimse kalkıp Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve Mansur Başkan’a ‘partizanlık yapıyor’ demesin. Ayıptır, ayıp. Utanın derim ben bunlara. Hem sayın genel başkanımız hem sayın belediye başkanımız göreve geldiğinde, işini ehliyle  ahlaklı bir biçimde yapan kimsenin ekmeğiyle oynamayacağını açık bir biçimde söyledi. Sadece Ankara değil, diğer büyükşehir belediyelerinde de hem Cumhuriyet Halk Partisi hem de belediye başkanlarımız bu taahhüde uyuyor. 

BÜYÜKŞEHİR'DEKİ İŞTEN ÇIKARILMALAR

Binlerce bankamatik memuru vardı, onları işten çıkardılar. Seçimle görevin teslimi arasındaki zamanda apar topar işe alınmış insanlar vardı, bunları çıkardılar. Bunlar son derece doğal. Bunun dışında partizanlık yapmayan, işini düzgün ve ahlaklı biçimde yürüten hiç kimsenin işine son verilmemiştir bugüne kadar. Kim aksini söylüyorsa buyursun ispatlasın. Elbette işine son verilenler var, orada siyasi parti örgütlenmesi yapan ve propagandası yapa, işi sabote eden… Polatlı’da bir su problemi yaşandı, bir patlak yaşandı. Ciddi bir sıkıntı çekildi. Sonradan öğreniyoruz ki, aslında çok önceden tespit edilmiş bir problem var ama bildirilmiyor. Geçmiş yönetim döneminde işe giren arkadaşlarımızın daha dikkatli olmaları gerekir. Hizmet ettikleri şey Ankara halkıdır. Ak Parti veya Cumhuriyet Halk Partililer değildir, belediye başkanı bile değildir. Bugün görevde olan herkes bu bilinçle çalışmak zorundadır. Bir siyasi partinin çıkarları için orada olduğunu düşünenlerin, elbette bu belediyede yeri yoktur. Belediye başkanımızın da bu değerlendirmeyi adil bir biçimde yaptığından hiç kuşkumuz yok. 

YÜZLERCE MİLYON TL VERESİYE BORCU KAPATILDI

Pandemi dönemine gelecek olursak, az önce siz de bahsettiniz. Veresiye deflerlerinin kapatılması, siz de çok aktif görev aldınız. Bize bir sayı verebilir misiniz? Kaç vatandaş rahat nefes aldı? Kaç veresiye defteri kapatıldı?

Çok zor, bunun bir kaydı yoktu çünkü. Doğrusunu isterseniz biz de bunun kaydını tutmadık. Partinin organları yaptı. Bizim ilçe örgütlerimiz yaptı, biz il örgütü olarak yaptık, belediye meclis grubumuz yaptı. Hem ilçe belediye meclis gruplarımız hem de büyükşehir belediye meclis grubumuz yaptı. Belediyelerimiz yaptı. Çankaya ve Mamak belediyelerimiz kendi imkanlarıyla yaptı. İş adamlarımız yardım gönderdi, onlar yaptı. Buradaki ‘iyilik bulaşıcıdır’ lafı boş değildi. Hakikaten öyle oldu, bu yüzden bir sayı vermek inanın çok zor. Ne desem yanıltıcı olur. Ama çok ciddi rakamlara ulaştığını söylemek lazım. Rakamsal olarak, yüzlerce milyon TL’den söz ettiğimiz bir kampanyadan söz ediyoruz. Sadece veresiye defterlerinden.  Ben sadece 300-400 bin TL’lik veresiye defterlerinin kapatıldığını biliyorum.  Rakam gerçekten büyük. Bunu sadece borcu olan vatandaşlar açısından düşünmeyin, bir de alacağını alamayan esnafın ne kadar rahatladığını bir düşünün. Bu nedenle çok kıymetliydi. 

"HALKTAN UZAK KURULTAY YAPMAK İÇİMİZE SİNEN BİR ŞEY DEĞİL"

Son olarak, CHP Kurultayı, pandemi dönemine denk geldiği için ertelenmişti.  Şimdi yapılması planlanıyor. Siz de ev sahibisiniz… Burada iki sorum var, ilki siz ev sahibi olarak ne gibi çalışmalar yaptınız, hazırlıklar nasıl gidiyor? İkincisi de, yapılması tartışma yarattı, halktan da uzak yapılacak bunu nasıl değerlendirirsiniz?

Elbette halktan, parti üyelerinden, uzakta bir kurultay yapmak hiçbir Cumhuriyet Halk Partilinin içine sinen bir şey değildir. Herkes bundan emin olsun, bunu çok samimi olarak söylüyorum. Gerçekten bu hepimizi çok rahatsız eden bir şey;  biz coşkulu bir biçimde, büyük kalabalıklarla bu kurultayı yapmayı aşkla isteriz. Biz kurultay yapmayı, konuşmayı, seçmeyi, seçilmeyi, demokratik bir ortamda yarışmayı çok benimseriz, çok severiz. Seyircisiz bir kurultay yapıyor olmak hepimiz için üzücü. 

KURULTAY NEDEN ŞİMDİ YAPILIYOR?

İlk planlama şubat sonundaydı, bu iş patladığında bizim kurultayımız nisan sonu mayıs başına planlandı. Pandemi koşullarında, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı toplantıları yasaklayınca yapma imkanımız olmadı. Beklenti oydu ki, pandemi giderek azalsın, normalleşelim öyle bir ortamda yapalım. Fakat, görüyoruz ki vaka sayısı öyle çok azalmıyor. İktidar ekonomiyi götüremediği için önlemlerden de vazgeçti. Ama vaka sayısı düşmedi, evet ölü sayısı biraz azaldı. İnşallah çok daha az olur. Pandeminin ortadan kalktığını ve normalleştiğimizi söylememiz mümkün değil. Uzmanların söylediğine göre, bu kışa doğru grip mevsimi geldiğinde çok daha zorlaşacak. Dolayısıyla biz bunu biraz daha ertelediğimizde, sonbaharda yapma imkanımızın olmayacağı anlaşılıyor. Aslında ilk plan oydu, eylül- ekim gibi yapalım diye düşünülmüştü. 

"MÜCBİR  SEBEP GEREKÇESİNE SIĞINMA ŞANSIMIZ YOK"

En erken 2021’in Mayıs’ı Haziran’ı gibi uygun bir tarih olacak belki de. Bu da bir ihtimal zaten, bunu şimdiden öngörmek de zor. Hukuki olarak Cumhuriyet Halk Partisi kurultaylarını 2 yılda bir yapar, tüzük gereği. Siyasi Partiler Kanunu, bunu bir yıl daha öteleme imkanı tanıyor. Ama sözünü ettiğimiz tarih, biz bir önceki kurultayı şubatta yaptığımız için, artık 3 yılı da geçmiş oluyorsunuz. Bu ciddi bir hukuki sorun. Geçmişte de Cumhuriyet Halk Partisi kurultaylarını seçimler nedeniyle, bu 3 yıllık süreyi aştığı dönemler oldu ve bununla ilgili çok sayıda dava açıldı. Bu iktidarın yarattığı yargıya güvenerek, mücbir sebep gerekçesine sığınma şansımız yok. 

Kurultayın şimdi yapılacak olması, aslında hukuki bir zorunluluk mu?

Elbette. Tamamen bunu söylemeye çalışıyorum. Bunu yapmazsak başımıza gelecek olanları biliyoruz. YSK’nın seçimlerdeki kararı ortadayken, bizim o sisteme güvenerek bunu sürdürmemiz beklenmemelidir. Genel merkezimiz Sağlık Bakanlığına bir yazı ile bunun yapılıp yapılamayacağını sordu. Sağlık Bakanlığı da yapılamayacağını söylemedi. Bizden sadece bildiğimiz, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uymamız istendi. Elbette bunları yapacağız. Seyirci alınmamasının da sebebi o zaten. 4 bin kişilik bir salon, kontrol edildi. 1386 delegemiz var, bunların sosyal mesafe kurallarına uygun bir biçimde oraya yerleştirilmeleri mümkün. Salona delegeler, oranın görevlileri ve divan dışında kimse alınmayacak. 


Yorum Gönder

Yorumlar