KORONAVİRÜS SALGINI MOBİLYACILARI NASIL ETKİLEDİ?

Ankara esnafının sorunlarının konuşulduğu tek program olan Esnaf İşi’nin yeni konuğu Ankara Mobilyacılar Ve Lakeciler Esnaf Ve Sanatkarlar Odası Başkanı Hüseyin Taklacı.

Rümeysa Teksan’ın sorularını yanıtlayan Taklacı, Koronavirüs salgınının ve düğünlerin başlamasının esnafa olan etkilerini değerlendirdi.

Boyacıların İş Güvenliği Yasası’na göre çok tehlikeli sınıfta yer almalarına rağmen yıpranmalarını alamadıklarının altınız çizen Taklacı, Akyurt’taki 2014 yılında yapımına başlanan ve hâlâ bitmeyen fuar alanının da bir an önce Ankara’ya kazandırılması gerektiğini söyledi. 

Taklacının açıklamalarının tamamı şöyle: 

Koronavirüs salgını mobilyacı esnafını nasıl etkiledi?

Üçüncü ayın onunda başlamıştı pandemi dönemi. Mobilya sektörü sezonluktur, kış ayından çıkmıştık. Kış ayından çıkınca da durgun geçen bir sezon vardır. Pandemi başlayınca tabii ki bir etkisi oldu.  Esnafımız burada belli dönemlerde sıkıntılar çekti; iki gün kapattığı dönemler oldu, dört gün kapattığı dönemler oldu. Yalnız bizim esnafımız sürekli çalıştı; dekorasyon işi yapanlar, hazıra kesenler, hastane işi yapanlar, savunma sanayinin işini yapanlar… Genelde bizim üretici esnafımız bunları yapmaya devam etti çünkü bağlantılı, anlaşmalı çalıştıkları için bunları yapmak zorundaydılar. Rabbime şükürler olsun, bu süreci en hasarsız şekilde atlatmak için oda olarak da mücadele ettik; devletimizin desteklerini de yansıttık. Devletimizin de destekleri oldu esnafımız için. Bazı destekleri yeterli bazılarını da yetersiz olarak karşıladıklarımız da oldu. Esnaf yıllardır vergisini veren, devletin üzerine kambur olmayan bir esnaf yapımız var. Bu esnaf yapımıza da bu süreçte destek vermesi gerekiyor devletimizin. Esnaf; devletin amiri memuru değil, bankamatik kartını soktuğu zaman maaş alan bir sektör değil. Tabii bu zor süreçte de devletten destek bekledi esnaf. 

"DEVLET DEMEK İKİ KESİMİ BİRBİRİNDEN AYIRMAMAK DEMEK"

Bazı desteklere olumlu olarak baktık bazılarına da olumsuz olarak baktık. Özellikle, 25 bin TL desteği vardı devletin bir de 25 bin TL kart desteği vardı. Biz bunun faizlerinin kaldırılmasını söyledik bir dönem. Ondan sonraki dönemde faizlerin de ana paranın da hibe şeklinde bir kereye mahsus olmak üzere devlet tarafından esnafımıza verilmesini dile getirdik. Bunlar da haklı isteklerimiz. Devlet demek iki kesimi birbirinden ayırmamak demek. Bu ülkede amir, memur, işçisi devletinse esnaf da devletindir. 

Ülkemizde 2 milyon civarında mikro işletmemiz var. Bunlara 25 bin TL gibi bir rakam hibe şeklinde verilmiş olsaydı; 50 milyar TL gibi bir rakam yapıyor bu devletimize çok büyük bir yük getirmezdi. Faiz faiz devamlı esnafın üzerine kambur getirir. Bunları söylemeye devam ediyoruz.

"VERGİ YÜKLERİNİN ESNAFIN ÜZERİNDEN ALINMASI  GEREKİYOR"

Vergilerle ilgili bir talebiniz var mı? Asgari ücret vergiden muaf olsun gibi bir isteğiniz var mı mesela? 

Özellikle bu sene stopajdır, vergi yükleridir bunların esnafın üzerinden alınması gerekiyor. Ötelemeyle bir yere varılmaz. Asgari ücret konusuna gelince, özellikle 3 aylık dilim içerisinde, az önce söylediğim Halkbank ile yapılan yardımı hibe olarak verilmiş olsaydı, esnaf yanında çalıştırdığı kişilerin masrafını kendi karşılayabilirdi. Vergi yüküyle ilgili, çalışanlarla ilgili devletimizin bunlara destek vermesi gerekiyor. Destek de veriyor; kısa çalışma ödeneği şeklinde. Burada nasıl tespit edildi bilmiyorum. Özellikle küçük esnafın başvuru şansı zor. Çoğu esnafımız küçük esnaf olduğu için başvurmadı. Büyük firmaların başvurma şansı daha kolay, sayı çok olduğu için. Küçük esnaf bazı desteklerden faydalanamıyor; tüzüğe uymadığı için, şartları karşılayamadıkları için… Bundan sonraki süreçte iyi günler bekliyorum. Biz 2020’ye umutla girdik, bu sene işlerin olacağını düşünüyorduk.  15 Temmuz’dan itibaren sıkıntılı bir süreç var. Bir sene sonra döviz artışıyla ya da zamlarla bir çekişmesi oldu ülkemizin. 2020!de bir çıkış bekliyorduk ama ben yine de umudumu kaybetmedim. İnşallah bu pandemi sürecinin ikinci dalgası olmaz. 

DÜĞÜNLER BAŞLADI, DAĞILIM TÜM ESNAFA OLDU

Düğünlerin ertelenmesi, ötelenmesi ya da yapılamaması sizi nasıl etkiledi? Özellikle çeyiz bazında size bir etkisi oldu mu? 

Şu anda düğün sezonu başlamış durumda. Üç aylık dilimde düğünlerin ertelenmesi oldu, ileri tarihe alınması oldu. Burada dağılım bütün esnafa oldu. Güçlü firmalar yoğun şekilde ürün satıyordu; diğerleri az iş yapıyordu belki hiç iş yapamıyordu. Şu anda düğünler başladığı için herkese dağılım oldu. Bütün esnaf iş yapmış durumda. Hiç iş yapamayan esnafımız vardı, birden düğünler başlayınca bütün esnaf iş yaptı, bu  da bizi mutlu etti. Devletimizin de destekleri oldu. Özellikle Halkbank, Vakıf Bank ve Ziraat Bankası aracılığıyla 60 aya varan taksitlerle 30 bin TL destek veriyor mobilya alımlarında, yeni evlenen çiftlere. Tabi bu bankayla anlaşma yapması gerekiyor firmaların, satıcı firmaların. Faiz oranı da %0.55 yanlış hatırlamıyorsam. Anlaşma yapmadıklarında bu destekten faydalanamıyorlar. Bununla ilgili şöyle bir şey var; vatandaş 30 bin TL’yi almaya gittiğinde hayat sigortası isteniyor, faiz oranı anormal şekilde yükseliyor. Bununla ilgili de bir düzenleme yapılması gerekiyor. Faizler yükselince orada da bir sıkıntı doğuyor. 

Herkesin kendi ayaklarının üzerinde durması gerekiyor, faize bulaşmaması gerekiyor. Faiz faiz faiz, bu bir esnafın bitiş noktasıdır. Esnafın işine yatırım yapması gerekiyor. Adamın bir oturacak evi varsa, ikinci evi düşünüyor. Bunu düşüneceğine işine yatırım yapsın diye dile getiriyoruz bunları. Eğer işine yatırım yaparsa kendi önünü açmış olur, faiz yükünden de kurtulur, hammaddeyi de daha hesaplı alır. 

Esnafın borçlarına gelecek olursak, kira alacak verecek meselelerinde mobilyacı esnafı ne durumda?

İşine yatırım yaptığı sürece bir sıkıntı yok. Dışarıya yatırım yaptığında borçlanma yapıyorsa… Bir iş aldınız, o işin parasını başka yere kullandığınızda ne olur? Buradan borçlanma yapmanız gerekir. İnsanların hesabını iyi yapmaya ihtiyacı var. Bir çalışanın maliyetinin ne olduğunu iyi hesap etmeleri gerekiyor, iş yeri kirası olsun aldığı malzeme olsun bunları a’dan z’ye iyi hesap etmeleri gerekiyor.  Muhasebe hesaplarını iyi yapmadıkları sürece her zaman sıkıntı çeker esnaf. 

NE OLACAK BU ESNAFIN BORÇLARI?

Sıkıntıda olan vardır ama bizim duyduğumuz bize gelen böyle bir şey yok şu an itibariyle, üyelerimizle ilgili. Küçük esnafı kim sıkıntıya sokar? Büyükler sıkıntıya sokar, tacirler ufaklara iş verir zaten. Büyükler konkordato ilan ettiğinde kime zararı olur? Alttaki esnafa olur. Çeki genelde tacir kullanır, ufak esnaf da kullanabiliyor ama büyükler kullanıyor. Büyükler de çeki bizim üreticilere veriyor. Çek kanununda bunun için düzenleme yapılması gerekiyor. Çeki ödemeyen ödemedi ama alacaklı ne olacak? Bir yere iş yaptığınızda alacağınızı alamadığında kime zararı oluyor üreticinin?  Yanındaki çalışanına, iş yeri sahibine, bakkalından tut herkese zararı olur. 

Bugün Ahi kültürünü Siteler’de bulabiliriz. Bugün veresiye ürün almak isteseniz yine Siteler’de bulursunuz. Marka yerlere gittiğinizde, taksite bölmek istediğinizde hangi kredi kartını kullandığınızı sorar. O yüzden buradaki esnaf sanatkara sahip çıkmaya ihtiyacımız var. Esnafımızı yaşatmamız gerekiyor. 

"ANKARA'NIN MOBİLYA SEKTÖRÜNDEKİ ÇIKIŞI DEVAM EDECEK"

Biz Siteler esnafı olarak, fiziksel yapı itibariyle %99 oranında doluyuz şu an. Biz 2010 yılında göreve geldik Ankara Mobilyacılar Odasına. Göreve geldiğimizde %20 %30 oranında boşluk vardı. Mobilya Sitesi Sanayi Bölgesi kurduk.  Elmadağ Mobilyacılar Organize Sanayi Bölgesi bizim projemiz. Allah kısmet ederse oraya, buradaki büyümek isteyen esnafımızı fabrikaya sokacağız inşallah. Bu Ankara’nın markası olan mobilya sektörü için geçerli bir çalışma. Bunun yıllar önce yapılması gerekiyordu ama bize nasip oldu. İnşallah Ankara’nın mobilya sektöründeki çıkışı devam edecek. 

Akyurt’taki çok da tartışılan fuar alanıyla ilgili bir değerlendirmeniz olur mu?

Akyurt’taki fuar alanının 2014 yılında temeli atıldı. İki sene içinde bitmesi gerekiyordu. Belli bir aşamada kaldı. Sayın cumhurbaşkanımız 2018 yılının Şubat ayında fuar alanının bir sene içerisinde bitirileceğini bizzat kendisi söyledi. Buradan sayın cumhurbaşkanıma rica ediyorum; fuar merkezinin Ankara’ya bir an önce kazandırılması gerekiyor. Bu fuar merkezi 7 ortaklı; 7 ortağı da devlete bağlı, Ticaret Bakanlığına bağlı. 

AKYURT'TAKİ FUAR ALANI NE OLACAK?

Burada bir sessizlik var. Biz de dile getiriyoruz, bu fuar merkezinin bir an önce bitirilmesi gerekiyor. Ankara’nın buraya ihtiyacı var. Bugün uluslararası fuar; mobilya sektörü de dahil diğer sektörler de Ankara’da yapılırdı. Bugün mobilya sektörünün biraz geride gözükmesinin sebebi Ankara’da büyük bir fuar merkezinin olmaması. Böyle bir merkez olsun, Ankara’da bizim etrafımızdaki illerin hepsi bu fuara katılarak gövde gösterisi yapardı. Bütün kesimler iş yapar duruma gelirdi. Taksisi, dolmuşu, otobüsü, oteli, mobilyacısı, berberi hepsi iş yapardı. Çünkü turist girdisi olduğu zaman o ilin canlanması demek. Ankara zaten marka, biz unu tartışmıyoruz. Ankara’nın mobilya sektörü de marka ama eksikleri varsa bunu da söylemek zorundayız. 

"BU PROJENİN PARASI ANKARA'NIN PARASI"

Bu projenin içerisinde kim varsa, bu projeyi hayata geçirmesi lazım. Bu projenin parası Ankara’nın parası. Hiç kimsenin şahsi parası değil, şahsi parasıymış gibi davranıp bu projeye sahip çıkması gerekiyor.  Biz Ankara Mobilyacılar Odası olarak Ankara için elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz.  Birileri bunları söylemek zorunda. Bu işi çözecek, Ankara’nın fuar merkezini bir an önce hayata geçirecek olan sayın cumhurbaşkanımızdır. Kendisinden bu projenin bitirilmesini istiyoruz. Ülkemizin bu tür projelere de üretmeye de ihtiyacı var. Özellikle esnaf yasasında değişikliğe ihtiyacımız var. Avrupa Uyum Paketi’ne baktığınızda esnafın haklarının verilmesi gerekiyor. Baktığınız zaman esnafın hiçbir hakkı yok Türkiye’de. Bugün hangi İş Mahkemesine giderseniz gidin işveren suçlu çıkar. Sendikalar iyi çalışıyordur, sendikanın baskısıyla işveren suçlu çıkar. Türkiye’de işveren olmak da suç. Bugün bazı yayın organları konuşuyor. Bir iş yeri açın da göreyim ben sizi.  Sendikalar, açın da bir iş yeri göreyim sizi. 

BOYACILARIN VERİLMEYEN YIPRANMA PAYLARI

Esnafın bu anlattığınız sıkıntılarının giderilmesi için, yükünün hafifletilmesi için tam olarak beklentiniz nedir?

Esnafın da hakkının verilmeye ihtiyacı var. Esnafın da hakkı var. İş Güvenliği Yasası’nda bizim mobilya satıcılarımız az tehlikeli, imalatçılarımız tehlikeli, boyacılarımız çok tehlikeli sınıfta. Bunu devlet belirlemiş. Bu ne demek? Bunlara yıpranma vermek demek. Bunu devletimizin vermesi gerekiyor. Çünkü sınıfını belirlemişsin, ‘bu boyacı kardeşlerimiz çok tehlikeli sınıfta’ demişsin. 

Bugün boyacıları nasıl belirliyoruz? Ustalık belgesi var, vergi mükellefliği süresi var. Bunların da doğal olarak bir hakkı var. Devlet güçlü olsun, üretimi artıralım. Diyelim ki 50 milyon TL paranız var, bir fabrika kuracak durumdasınız. Şu anda fabrika kurar mısınız? Bu yasalarla kurar mısınız? Kurmazsınız. Bugün insanlar hazır kazanca yönelmiş; ev alıp satıyor, araba alıp satıyor. Bakanlıkta yetkim olsa, mobilya sektöründe makineler için, ‘eskiyi getirin yeniyi vereyim‘ derim.  İş güvenliğine uygun makineler var. Eski makineni getir yenisini vereyim, bunu da borçlandırırım ana parasıyla ödesin. Organize sanayi bölgelerini alt yapısından üst yapısına kadar hazır hale getirip teslim ederim üreticiye. Sosyal devlette olması gereken işler bunlar. 


Yorum Gönder

Yorumlar